Eşimle bugün Büyükçekmece’den çıkıp Hadımköy üzerinden
Bahçeşehir istikametine giderken başımıza, bana yok artık dedirtecek bir şey
geldi. Hadımköy gişelere gelmeden sola döndüğünüzde, Mercedes fabrikası
yolundan Bahçeşehir’e giden bir yol var. Fakat bu yolun sağ tarafının tamamı
Askeriye’ye ait, tam dönüşünde ışıklar var ve hiçbir zaman yaya trafiği olmaz.
Sadece tır, kamyon gibi daha çok ağır vasıtaların kullandığı bir yoldur. Tabi
toplu ulaşımın olmadığı bir yol aslında.
Biliyorum uzun bir yol güzergahı anlattım ama o taraflarda
oturan veya çalışan, yani o tarafa yolu düşen insanlara bir yardımım dokunur
belki.
Tam ışıklara geldik, ama nasıl bir trafik var anlatamam, kaza
olmuş, ağır ağır gidiyoruz. Hemen sağımda kaldırımda çok yaşlı durmadan öksüren
bir kadın, yanında ona yardımcı olmaya çalışan bir kadın ve bize durmadan camı
açın diyen üçüncü bir kadın. Eşime dur, dur yaşlı kadın hasta dedim ve durup
camı açtık. Kadın, annem onkoloji hastası, otobüste altına kaçırdı, çok hasta,
dilenci durumuna düştüm ama ne olur bize yardım edin dedi. Eşim nereye gitmek
isteseniz bırakalım dedi ama kadın para istediğini söyledi. Tekirdağ’da
yaşıyoruz ve param yok, burada çok zor durumda kaldık dedi. Biz de para
veremeyiz ama isterseniz sizi hastaneye veya nereye istiyorsanız götürürüz
dedik. Fakat o sırada ben de bir yandan düşünüyorum; o yolda biraz öncede
bahsettiğim gibi toplu ulaşım araçları çalışmıyor, nasıl otobüsten inmiş
olabilirler, bir yandan üzülüyorum çok yaşlı bir kadın hasta, arabaya alsak,
arkamızdan bir silah veya benzeri bir şey çıkarsalar. Bütün bunlar dakikalar
içinde oldu. Onlar hala para istiyorlar, herhangi bir yere gitmek istemiyorlar,
işte o sırada trafik açıldı, hemen yanımıza siyah bir araba girdi ve olanca
gücüyle korna çalıyor, biz de kızıyoruz yer yok nereye giriyorsun diye. Meğer
adam ısrarla bize korna çalıyormuş , dikkat edin, sakın yardım etmeyin, onlar
sahtekar, tuzak bu diye. Biz de o sırada uzaklaştık.
Sonuçta şok olduk ikimizde eşimle. Biz gerçekten çok üzüldük,
bizimde analarımız var, biz de bir gün yaşlanacağız, insanların yardıma
ihtiyaçları var, yardım etmek gerek diye düşünüyor insan. Fakat maalesef
gerçekle doğru arasında bir fark kalmadı. Neye inanmak lazım, neye inanmamak
lazım, hangisi doğru, hangisi yanlış? Gerçekten
bir gün biri hastalanıp yığılıp kalsa, korkudan veya başımıza bir şey gelir mi
diye düşünerek yardım etmeyecek miyiz? İnsanlık nereye gidiyor? Ne yapmalı?
Nasıl davranmalı?
Bugün günün sonunda kafamda cevabını veremediğim ve kendime
sorduğum sorular... Oysa ben 20 yıl önce çok yardım ettiğim insanları
hatırlıyorum, karşıdan karşıya geçirdiğim, hastaneye götürdüğüm, ne gerekirse
yaptığım insanları. Üzülerek buraya yazıyorum, Nerede o insanlar? Nerede iyi
niyet? Nerede insanlık?
Şimdi bu olayın başka bir boyutundan söz etmek istiyorum…
Fransa’nın başkenti Paris’te,bir adam önce dilenci kostümüyle
sokakta yere düşüyor ve insanlardan yardım istiyor.
Ardından takım elbiseli bir adam olarak aynı şeyi yapıyor.
Şimdi öncelikle aşağıda bu deneyle ilgili olan video’yu
izleyelim.
İnsanlar kılık kıyafete elbette bakıp karar verebiliyor
olabilir, fakat sonuç bana göre insana zor anında yardım etmek. Bence bu video
bugün benim yaşadığım olayın başka bir boyutu ama sonuç aynı insana yardım. Her
iki olayda da insanlığımızı kaybediyor muyuz sorusunu sormak sanırım en
doğrusu. Bu tür sosyal deneylerde gösteriyor ki insanlık artık başka bir
boyutta maalesef. Zira başınıza her an bir şey gelebilir. Kimin gerçekten
yardıma ihtiyacı var bilemiyorsunuz. Korkuyorsunuz.
İşin özeti, sokakta her an birinin bize ihtiyacı olabilir,
hastalık veya başka bir şey fark etmez. Ama gerçek mi? Yalan mı? nasıl ayırt
edeceğiz?
Yorumlar
Yorum Gönder